"do" fiilinin Türkçe'si "yapmak"tır. Günlük işleri yapmak için 'do' kullanılır. Ama Türkçe'de yapmak olarak söylediğimiz her şeyi karşılamaz, İngilizce'de diğer çok kullanılan fiiller gibi kalıplaşmış belli başlı ifadelerle kullanılır. Bunlardan en çok kullanılanlar:
do business (iş yapmak / ticaret yapmak)
do dishes / do washing up (bulaşıkları yıka)
do exercise / sports (egzersiz / spor yap)
do homework (ev ödevi yap)
do your best (elinden geleni yap)
do me a favour (bana bir iyilik yap)
do him good (ona iyilik et / faydalı ol)
do your hair (saçını yap)
What do you do for a living? (Hayatını nasıl kazanıyorsun? [mesleğin ne?])
Examples - Örnekler
They've been doing export business together for years. (Yıllardır birlikte ihracat işi yapıyorlar.)
Oh, no no. You don't need to do the dishes. I'll put them in the machine. (Yok yok. Bulaşığı yıkamana gerek yok. Makineye atacağım.)
After a certain age everybody needs to do exercises to stay healthy. (Belli bir yaştan sonra sağlıklı kalmak için egzersiz yapmalı.)
You did your homework very well. Well done! (Ödevini çok iyi yaptın. Aferin!)
The organizations do their best to help the children who needs help. (Organizasyonlar ihtiyacı olan çocuklara yardım etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.)
Please do me a favour and teach me English. (Bana bir iyilik yap, İngilizce öğret.)
Even a small donation will do a lot of good. (Küçük bir miktar bağış bile çok iyilik yapar.)
First I have to do my hair then we can go. (Önce saçımı yapmak zorundayım sonra gidebiliriz.)
do - collocation
"do" fiilinin Türkçe'si "yapmak"tır. Günlük işleri yapmak için 'do' kullanılır. Ama Türkçe'de yapmak olarak söylediğimiz her şeyi karşılamaz, İngilizce'de diğer çok kullanılan fiiller gibi kalıplaşmış belli başlı ifadelerle kullanılır. Bunlardan en çok kullanılanlar:
Examples - Örnekler