En çok kullanılan edatlar - The most commonly used prepositions

03/02/2011 15:23:40
İngilizce Türkçe İngilizce Cümle Türkçe Anlam
aboard uçak, gemi, otobüs veya trene doğru, trende olma Welcome aboard. You are kindly asked to wear your seatbelts please. Uçağa hoşgeldiniz. Lütfen kemerlerinizi bağlayınız.
about hakkında They are talking about the new manager. Yeni müdür hakkında konuşuyorlar.
above yukarıya, yukarıda There is a picture of my family above the dinner table. Yemek masasının yukarısında ailemin resmi var.
across karşıdan karşıya, karşı tarafta An old woman was living across the road. Yolun karşı tarafında yaşlı bir bayan oturuyordu.
after sonra We can talk after work. İşten sonra konuşabiliriz.
against karşısında I'm against the idea that the jobs that a woman can do are limited. Bir kadının yapabileceği mesleklerin kısıtlı olduğu fikrine karşıyım.
ahead önde My brother always walks ahead of me. Abim her zaman önümde yürür.
along boyunca, yan yana We saw beautiful boats along the river. Nehir boyunca güzel kayıklar gördük.
alongside biriyle birlikte Be careful these pills can be dangerous when taken alongside another. Dikkatli ol, bu haplar başkasıyla birlikte alındığında zararlı olabilir.
amid/amidst ortasında Banks and shops closed yesterday amid growing fears of violence. Büyüyen şiddet korkuları arasında bankalar ve dükkanlar dün kapalıydı.
among/amongst ikiden fazla şey arasında Stop fighting among yourself. Aranızda kavga etmeyi bırakın.
apart ayrı, ayrılmış After all those years, my parents decided to live apart. Onca seneden sonra annem babam ayrı yaşamaya karar verdi.
around çevresinde, çevresine Some of them sat around the table, other just waited. Bazıları masanın çevresine oturdular, diğerleri sadece bekledi.
as olarak He works as an assistant in an office. Ofiste asistan olarak çalışıyor.
at de, da / ... de, ... da, zamanında / ... e, ... a doğru Your friend is at the bathroom now. Arkadaşın şu anda banyoda.
because of ...den dolayı, yüzünden, ...den ötürü, sebebiyle Because of him, we left the party. Onun yüzünden partiyi terkettik.
before birşeyden önce She finished writing before me. Yazmayı benden önce bitirdi.
behind arkasında Behind the car stands a strange man. Arabanın arkasında tuhaf bir adam duruyor.
below aşağıda, altında You can see the address below. Adresi aşağıda görebilirsiniz.
beneath aşağıda This paper is very important but it was beneath all others. Bu belge çok önemli ama diğer bütün kağıtların altındaydı.
beside yanında He waited beside his lover who was burning with fever. Ateşten yanan sevgilisinin yanında bekledi.
besides bundan başka, bununla birlikte Besides tennis, I like swimming. Tenisin yanında yüzmeyi de seviyorum.
between arasında There is a big garden between two houses. İki ev arasında büyük bir bahçe var.
beyond ötede, den sonra It's a very splendid place beyond anyone's imagination who hasn't seen it yet. Orayı görmeyen herhangi birinin hayal gücünden öte harika bir yer.
by tarafından, vasıtasıyla, yanında, ... e kadar, ... a / a göre Her wedding place was by the sea. Düğün yeri deniz tarafındaydı.
close to yakın I am living in a house close to my family. Aileme yakın bir evde oturuyorum.
despite ... e / a rağmen Despite all the other people's despair he never gave up. Diğer bütün insanların umutsuzluğuna rağmen hiç vazgeçmedi.
down altta, aşağı doğru After dinner we walked down the street. Yemekten sonra caddenin aşağısına doğru yürüdük.
during boyunca, süresince During the exam you can't talk to each other. Sınav süresince birbirinizle konuşamazsınız.
except ...den başka Everyone was at the meeting except me. Benden başka herkes toplantıdaydı.
for için, yüzünden I have bought a present for my father. Babam için bir hediye aldım.
from ... den, / ... dan She recieved a letter from his sister yesterday. Dün ablasından bir mektup aldı.
in içinde, ...da / de, süresinde There is a bottle of cold water in the fridge. Buzdolabında bir şişe soğuk su var.
in front of ön, ileride, önde Look! She is standing in front of the shop. Bak! Dükkanın önünde duruyor.
inside içinde I found a short note inside my book. Kitabımın içinde kısa bir not buldum.
inside of içini Did you clean the inside of the car? Arabanın içini temizledin mi?
into içine, içine doğru Be quick! Get into the car. Çabuk ol! Arabaya bin.
near yakın, yakında We live in a village near Manisa. Manisa'ya yakın bir köyde oturuyoruz.
of ...nın / nin She is a friend of Ali. O, Ali'nin arkadaşı.
off ...dan / den Blood came off his nose. Burnundan kan geldi.
on üstüne, da / de I left my gloves on the chair. Eldivenlerimi sandalyenin üzerinde bıraktım.
onto ...ın/in üzerine She put the glass onto the table. Bardağı masanın üzerine koydu.
opposite karşısında, karşı They were sitting in the opposite corner in the class. Sınıfta karşı köşelerde oturuyorlardı.
out dışarı, dışarıya, dışarıda You weren't at home, were you out? Evde değildin, dışarıda mıydın?
out of dışına, uzakta, meydana getirilmiş Suddenly she came out of the house and started to shout. Birden evin dışına çıktı ve bağırmaya başladı.
outside dışarda, dışında I waited for him for a while outside the theater. Tiyatronun dışında bir süre onu bekledim.
outside of dışında, dışarıda There is swimming pool outside of the house. Evin dışında yüzme havuzu var.
over üstünde, üzerinde, üzerine The dog quickly jumped over the fence and escaped. Köpek çabucak çitin üzerinden atladı ve kaçtı.
through boyunca, ...ın / in içinden We danced through the night. Gece boyunca dans ettik.
throughout süresince, boyunca Since he was very tired he slept throughout the concert. Yorgun olduğu için konser boyunca uyudu.
till / until ... a / e kadar The mall is open till Friday. Alışveriş merkezi Cuma'ya kadar açık.
to ...mak / mek için I went to school to learn the exam results. Sınav sonuçlarını öğrenmek için okula gittim.
toward/towards ...a / e doğru, hakkında He walked towards the kitchen. Mutfağa doğru yürüdü.
under altında, aşağısına They sat under a tree and started to sing. Bir ağacın altına oturdular ve şarkı söylemeye başladılar.
up yukarı, yukarıya He looked up the sky and took a deep breath. Yukarıya gökyüzüne baktı ve derin bi nefes aldı.
upon üzerine, üzerinde Place the spoons upon the table. Kaşıkları masanın üzerine yerleştir.
via ...yolu ile, ...aracılığı ile She always sends her homework via e-mail. Ödevini her zaman e-posta aracılığı ile gönderiyor.
with ile, birlikte I am going to the party with my boyfriend. Partiye erkek arkadaşımla birlikte gidiyorum.
within içinde, dahilinde Let's wait. He should come within five minutes. Haydi bekleyelim. Beş dakika içinde gelmesi gerekir.
without ...sız / siz, ...madan / meden Life is meaningless without her. Hayat onsuz anlamsız.

4 kişi tarafından oylandı. Ortalama: 5,00

Oyla!

0 Yorum
Yorum Yaz Soru Sor

Konu hakkındaki yorumunuz