Türkçe çevirisi: Büyük (iddialı) maçlar diğerlerinden daha kolaydır.
Dilbilgisi hataları: Bir şeyin mevcut özelliklerinden bahsediyorsak özneye uygun olarak am-is-are yardımcılarından birini kullanmalıyız. Özellikleri karşılaştırırken kullandığımız yapı, kısa sıfatlara -er eki getirilerek oluşturulur.
Belirgin telaffuz hataları: the ön sözcüğü sesli harfle başlayan kelimelerden önce dı olarak değil di olarak okunur.
---
Cümle 2: every times we have the control the games, under the control the games during the games
Doğrusu: We had the control over the whole match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca kontrol bizdeydi.
Açıklama: İngilizce'de her anlamına gelen every kelimesi tekil isimlerle birlikte kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: control kelimesi kontrol olarak değil kıntrol olarak okunuyor.
---
Cümle 3: We have the some possibility some big chances, some big okazyon... something like that
Doğrusu: We had good chances and opportunities during the match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca elimize bir çok fırsat geçirdik, bir çok önemli pozisyonumuz oldu... Yani...
Açıklama: some ön sözcüğü sayılabilen isimlerle kullanıldığında beraber kullandığımız isimler çoğul olur.
Belirgin telaffuz hataları: okazyon diye telaffuz edilen occasion kelimesinin doğru okunuşu ıkeyjın'dır. Possibility kelimesinin okunuşu pasıbilıti'dir.
---
Cümle 4: It is the football. That is the football. Something happened, everything is something happened.
Doğrusu: It's football; things like this always happen in football.
Türkçe çevirisi: Futbol bu. Her zaman böyle şeyler olur futbolda.
Açıklama: bir konuyla ilgili genel fikir beyanında geçmiş zaman değil geniş zaman kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: football kelimesi futbol olarak okunur, futbıl olarak okunmaz.
---
Cümle 5: But anyway, now is in the tabele, we have to seen the situation, now is second position, and, one point more
Doğrusu: But anyway now in the table we have to face the situation. Now we are in the second position and we got one more point.
Türkçe çevirisi: Ama herşeye rağmen puan durumuna bakmamız gerek. Şu anda ikinci durumdayız ve bir puan daha aldık.
Açıklama:'have to' yardımcı fiilinden sonra fiiller birinci hallerinde kullanılırlar. Derece bildiren sıfatlar the ön sözcüğü ile birlikte kullanılırlar.
Belirgin telaffuz hataları: tabele diye bir sözcük ne İngilizce'de ne de Türkçe'de mevcut. Doğru kelime teıbl diye okunan table kelimesidir. Situation kelimesi situn..eyşın diye değil siçueyşın diye okunur.
---
Cümle 6: I don't want to see the back, I want to see the front and I hope so tomorrow my teams...
Doğrusu: We have to look ahead, not to the past.
Türkçe çevirisi: Geçmişe değil önümüze bakmalıyız.
Açıklama: "front' fiziksel anlamda ön, yüz, ön taraf anlamında kullanılır.
Fatih Terim İngilizce Basın Açıklaması
Cümle 1: big games easy than the other games
Doğrusu: Big matches are easier than the others.
Türkçe çevirisi: Büyük (iddialı) maçlar diğerlerinden daha kolaydır.
Dilbilgisi hataları: Bir şeyin mevcut özelliklerinden bahsediyorsak özneye uygun olarak am-is-are yardımcılarından birini kullanmalıyız. Özellikleri karşılaştırırken kullandığımız yapı, kısa sıfatlara -er eki getirilerek oluşturulur.
Belirgin telaffuz hataları: the ön sözcüğü sesli harfle başlayan kelimelerden önce dı olarak değil di olarak okunur.
---
Cümle 2: every times we have the control the games, under the control the games during the games
Doğrusu: We had the control over the whole match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca kontrol bizdeydi.
Açıklama: İngilizce'de her anlamına gelen every kelimesi tekil isimlerle birlikte kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: control kelimesi kontrol olarak değil kıntrol olarak okunuyor.
---
Cümle 3: We have the some possibility some big chances, some big okazyon... something like that
Doğrusu: We had good chances and opportunities during the match.
Türkçe çevirisi: Maç boyunca elimize bir çok fırsat geçirdik, bir çok önemli pozisyonumuz oldu... Yani...
Açıklama: some ön sözcüğü sayılabilen isimlerle kullanıldığında beraber kullandığımız isimler çoğul olur.
Belirgin telaffuz hataları: okazyon diye telaffuz edilen occasion kelimesinin doğru okunuşu ıkeyjın'dır. Possibility kelimesinin okunuşu pasıbilıti'dir.
---
Cümle 4: It is the football. That is the football. Something happened, everything is something happened.
Doğrusu: It's football; things like this always happen in football.
Türkçe çevirisi: Futbol bu. Her zaman böyle şeyler olur futbolda.
Açıklama: bir konuyla ilgili genel fikir beyanında geçmiş zaman değil geniş zaman kullanılır.
Belirgin telaffuz hataları: football kelimesi futbol olarak okunur, futbıl olarak okunmaz.
---
Cümle 5: But anyway, now is in the tabele, we have to seen the situation, now is second position, and, one point more
Doğrusu: But anyway now in the table we have to face the situation. Now we are in the second position and we got one more point.
Türkçe çevirisi: Ama herşeye rağmen puan durumuna bakmamız gerek. Şu anda ikinci durumdayız ve bir puan daha aldık.
Açıklama:'have to' yardımcı fiilinden sonra fiiller birinci hallerinde kullanılırlar. Derece bildiren sıfatlar the ön sözcüğü ile birlikte kullanılırlar.
Belirgin telaffuz hataları: tabele diye bir sözcük ne İngilizce'de ne de Türkçe'de mevcut. Doğru kelime teıbl diye okunan table kelimesidir. Situation kelimesi situn..eyşın diye değil siçueyşın diye okunur.
---
Cümle 6: I don't want to see the back, I want to see the front and I hope so tomorrow my teams...
Doğrusu: We have to look ahead, not to the past.
Türkçe çevirisi: Geçmişe değil önümüze bakmalıyız.
Açıklama: "front' fiziksel anlamda ön, yüz, ön taraf anlamında kullanılır.