accept: kabul etmek ---- acceptible: kabul edilebilir
an acceptible agreement: kabul edilebilir bir anlaşma
an acceptable explanation: kabul edilebilir bir açıklama
an acceptible level of data security: kabul adilebilir bir bilgi güvenliği seviyesi
socially acceptible: sosyal olarak kabul edilebilir
Sonek (suffix) -able / -ible
-
Kelime
Anlamı
Örnek
1.
acceptable
kabul edilebilir
This kind of attitude is not acceptable. (Bu tür bir hareket kabul edilebilir değil.)
2.
accessible
erişilebilir
The hotel is easily accessible both by car and plane. (Otel hem arabayla hem de uçakla kolayca ulaşılabilir.)
3.
achievable
başarılabilir
Before you set your targets, make sure that they are achievable. (Hedeflerini belirlemeden önce başarılabilir olduklarından emin ol.)
4.
adaptable
uyumlu
You should be adaptable to a changes, that's how life goes. (Değişikliklere uyumlu olmalısın, hayat böyle gider.)
5.
adjustable
ayarlanabilir
The height of the chair is adjustable. (Sandalyenin boyu ayarlanabilir.)
6.
admirable
takdire şayan, hayran bırakan
His achievement is admirable. (Başarıları takdire şayan.)
7.
adorable
çok güzel, tapılası
The view of the Bosporus is adorable. (Boğaziçinin manzarası çok güzel.)
8.
advisable [formal]
tavsiye edilir
Regular checks are advisable after this operation. (Ameliyattan sonra düzenli kontroller tavsiye edilir.)
9.
affordable
satın alınabilir, çok pahalı değil
You can find nice clothes at affordable prices in Taksim. (Taksim'den uygun fiyatlara güzel kıyafetler alabilirsin.)
10.
allowable
hoş görülebilir
At first some mistakes are allowable but be careful not to do the same mistake twice. (İlk başta bazı hatalar hoş görülebilir ama aynı hatayı iki kere yapmamaya dikkat et.)
11.
amiable
cana yakın, sevimli
He looks an amiable young man. (Sevimli bir gence benziyor.)
12.
applicable
uygun, uygulanabilir
The discount is only applicable to bookings for double rooms. (İndirim sadece çift kişilik odalar için uygulanır.)
13.
appreciable
kayda değer (miktar)
The increase in recent years in unemployment is appreciable. (Son yıllarda işsizlikteki artış kayda değer.)
14.
available
müsait, mevcut
New audio books are available for free. (Yeni sesli kitaplar bedavaya alınabilir.)
15.
avoidable
önlenebilir
Health problems are avoidable only with regular exercise and a balanced diet. (Sağlık problemleri sadece düzenli egzersiz ve dengeli bir diyetle önlenebilir.)
16.
bearable
dayanılabilir
Life is bearable only when she with her friends away from the work stress. (Hayat onun için sadece iş stresinden uzakta arkadaşlarıyla beraberken dayanılır.)
17.
believable
gerçekçi, inanılır
The story was entirely believable and so dramatic that I cried. (Hikâye tamamen gerçekçiydi ve o kadar acıklıydı ki ağladım.)
18.
breakable
kırılabilir
Have you got anything breakable in your bag? (Çantanda kırılacak bir şeyin var mı?)
19.
changeable
değişken
His moods are very changeable. (Ruh hali çok değişken.)
20.
chargeable
ücrete tabi
Consultation will be given as a chargeable service. (Danışma ücrete tabi bir hizmet olarak verilecektir.)
21.
comparable
benzer, yakın
Our prices are comparable to those in other shops. (Fiyatlarımız diğer mağazalardakine yakındır.)
22.
conceivable
makul, akla uygun
It is quite conceivable that he didn't even hear of the Invisible Man. (Görünmez Adam'ı duymamış bile olması makul.)
23.
curable
tedavi edilebilir
Her disease is curable, don't worry. (Hastalığı tedavi edilebilir merak etmeyin.)
24.
defensible
hak verilebilir, savunulabilir
High petrol taxes are defensible on ecological grounds. (Yüksek petrol vergileri çevreyle ilgili savunulabilir.)
25.
edible
yenebilir
The fruit of some trees are not edible. (Bazı ağaçların meyveleri yenebilir değil.)
26.
eligible
hak sahibi, elverişli
Children under 18 are not eligible to buy tobacco. (18 yaşın altındaki çocuklar tütün alamazlar.)
27.
enjoyable
eğlenceli
Games can make learning more enjoyable. (Oyunlar öğrenmeyi daha eğlencel yapabilir.)
28.
excusable
affedilebilir, hoş görülebilir
His attitude is excusable, considering the hard days he had in jail. (Hapiasnedeki zor günlerini düşününce, tavrı affedilebilir.)
The food was horrible but the cocktails were great. (Yemek berbattı ama kokteyller muhteşemdi.)
31.
implacable
affedilmez, acımasız
Two families have an implacable hostility for each other. (İki ailenin birbirlerine karşı acımasız bir düşmanlıkları var.)
32.
impossible
imkansız
It's impossible to see, there is too much fog. (Görmek imkansız, çok fazla sis var.)
33.
improbable
olasılık dışı, olanaksız
It's improbable to take loan from banks again once you are in the black list. (Bir kere kara listeye girdin mi bankalardan tekrar borç almak olanaksız.)
34.
incapable
kabiliyetsiz, yetersiz
He was incapable of understanding how she felt. (Onun nasıl hissettğini anlamakta yetersizdi.)
35.
indispensible
kaçınılmaz
The company did everything but the bankruptcy seemed indispensible. (Şirket her şeyi yaptı ama iflas kaçınılmaz göründü.)
36.
indisputable
tartışmasız, su götürmez
The evidence is indisputable. (Kanıt su götürmez.)
37.
inedible
yenilmez
The meat was so burnt that it was inedible. (Et o kadar yanmıştı ki yenilemezdi.)
38.
inevitable
kaçınılmaz
The accident was inevitable. (Kaza kaçınılmazdı.)
39.
inexcusable
affedilemez
Your behavior is inexcusable you should have called. (Davranışın affedilemez, aramalıydın.)
40.
inexpressible
anlatılamaz
My feelings were inexpressible when I first heard that I won the prize. (Ödülü kazandığımı ilk duyduğumdaki hislerim anlatılmazdı.)
41.
invisible
görünmez
Using a telescope, Galileo discovered stars that were invisible to the naked eye. (Galile teleskop kullanarak çıplak gözle görünmeyen yıldızları keşfetti.)
42.
irresponsible
sorumsuz
It would be irresponsible to ignore the warnings. (Uyarıları görmezden gelmek sorumsuzca olurdu.)
43.
livable
yaşanabilir
This place is not the best but it's livable. (Bu yer en iyisi değil ama yaşanabilir.)
44.
loveable
cana yakın, sevilen
Such a sweet loveable child. (Ne kadar tatlı cana yakın bşr çocuk.)
45.
negligible
önemsiz
The difference between the two products is negligible. (İki ürün arasındaki fark önemsiz.)
46.
notable
dikkate değer
The notable feature of the city is its population. (Şehrin dikkate değer özelliği nüfusu.)
47.
plausible
makul
His explanation is plausible. (Açıklaması makul.)
48.
possible
mümkün
It is possible to go to seadside from two ways. (Denizkıyısına iki yoldan gitmek mümkün.)
49.
reliable
güvenilir
Is the source of this information reliable? (Bu bilginin kaynağı güvenilir mi?)
50.
remarkable
dikkate değer, dikkat çekici
It was a remarkable success. (Dikkat çekici bir başarıydı.)
51.
removable
çıkarılabilir
The sofa has removable cloth covers. (Koltuğun çıkarılabilir kumaş yüzleri var.)
52.
probable
olası
The probable cause of the fire is the electric wire. (Yangının olası sebebi elektrik kablosu.)
53.
replaceable
yeri doldurulabilir
Don't worry - all that stolen stuff is replaceable. (Endişelenme, çalınan bütün eşyaların yeri doldurulabilir.)
54.
sensible
akla uygun, mantıklı
It is sensible to call one day earlier before you arrive. (Gitmeden bir gün önce araman mantıklı.)
55.
suitable
uygun
Is this film suitable for children? (Is this film suitable for children? - Bu fil çocuklar için uygun mu?)
56.
tangible
somut, akla yakın
There is no tangible reason to doubt him. (Ondan şüphelenmek için somut bir sebep yok.)
57.
unarguable
tartışılmaz
Environment has an unarguable effect on people's development. (Çevrenin insanların gelişiminde tartışılmaz bir etkisi var.)
58.
uncontrollable
kontrol edilemez
The fire was uncontrollable when the fireman arrived. (İtfaiyeciler ulaştığında yangın kontrol edilemezdi.)
59.
unreliable
güvenilmez
He is unreliable, he tells everything to everyone. (O güvenilmez, her şeyi herkese anlatır.)
60.
unstoppable
durdurulamaz
The effects of the gas leak in Mexico Gulf are unstoppable anymore. (Meksika Körfezi'ndeki petrol sızıntısının etkileri artık durdurulamaz.)
61.
usable
kullanılabilir
This information is usable for our research. (Bu bilgi bizim araştırmamız için kullanılabilir.)
62.
valuable
değerli
These antiques are extremely valuable. (Bu antikalar çok değerli.)
63.
visible
görünür
The sign was clearly visible to passing motorists. (İşaret geçen motorculara açıkça görünür.)
Suffixable -able, -ible / kabul edilebilir, önlenilebilir... - Sonek -able, -ible / acceptible, avoidable...
-able / -ible soneki fiillere eklenerek "-abilir" anlamlı sıfatlara dönüştürür. Pasif anlam verir.