Fairly ile aynı anlamda => oldukça. Olumlu yorumlarda.
My mother was a quite succesful dancer when she was young.
She is quite good at painting.
Not very => oldukça, ama tamamen değil.
There was quite a lot of traffic today but yesterday was even busier.
I'm quite tired but I can certainly walk a little further.
Completely => tamamen
The two situations are quite different.
Are you quite sure you want to go?
Not quite => belirsizlik bildirir.
I don't quite know what to say.
Rather: a/an'den önce de sonra da kullanılabilir.
Oldukça => Olumsuz yorumlarda
She is rather bad at math.
Very
Actually, I did rather well in my exams.
I've got rather a lot of work to do at the moment.
Olumlu yorumlarda beklenenden daha fazla.
The meeting was rather interesting. => more interesting than we expected
Biraz, az. Çok değil
It's a rather cold today, isn't it?
That's rather a difficult book - here's an easier one for you.
Fairly: ortalamadan fazla ama çok değil.
She's fairly tall.
I'm fairly sure that this is the right adress.
We get on fairly well.
Pretty: quite ama konuşma diline daha yakın - oldukça ama aşırı değil
The house has four bedrooms, so it's pretty big.
I'm pretty sure it was her.
I've got a pretty good idea of how to get there.
pretty much/well almost (neredeyse)
I've pretty much finished here.
She knows pretty well everything there is to know on the subject.
Anlamları benzer olduğu için çoğu zaman birbirlerinin yerlerine kullanılabilirler. Ama anlamda ufak değişiklikler olur.
"How is your son doing in his first year at University?" sorusunu ele alalım:
He's doing rather well. Herangi bir problem yok, her şey iyi. Hatta belki beklenenden fazla. Konuşan kişi oğluyla ilgili alçakgönüllülük de yapıyor olabilir. (I did rather well at the Olympics, I won a gold medal).
He's doing fairly well. Bir kaç problem var ama beklentileri karşılıyor. Çok kötü değil.
He's doing quite well. Önemli bir problem yok, endişelenecek bir şey yok. Ama belki daha iyisini yapabilirdi.
He's doing pretty well. Önemli bir problem yok, endişelenecek bir şey yok.
Oldukça - quite, rather, fairly, pretty
Oldukça: quite, rather, fairly, pretty
Quite: a/an'den önce kullanılabilir.
Rather: a/an'den önce de sonra da kullanılabilir.
Fairly: ortalamadan fazla ama çok değil.
Pretty: quite ama konuşma diline daha yakın - oldukça ama aşırı değil
pretty much/well almost (neredeyse)
Anlamları benzer olduğu için çoğu zaman birbirlerinin yerlerine kullanılabilirler. Ama anlamda ufak değişiklikler olur.
"How is your son doing in his first year at University?" sorusunu ele alalım:
He's doing rather well. Herangi bir problem yok, her şey iyi. Hatta belki beklenenden fazla. Konuşan kişi oğluyla ilgili alçakgönüllülük de yapıyor olabilir. (I did rather well at the Olympics, I won a gold medal).
He's doing fairly well. Bir kaç problem var ama beklentileri karşılıyor. Çok kötü değil.
He's doing quite well. Önemli bir problem yok, endişelenecek bir şey yok. Ama belki daha iyisini yapabilirdi.
He's doing pretty well. Önemli bir problem yok, endişelenecek bir şey yok.