Benzer Anlamlılar - Similar Meanings - Thesaurus
Önermek anlamına gelen "suggest, advice, recommend" kelimelerinin farklı kullanımları
= to get money in return to your work yapılan iş karşılığı para kazanmak = to get something useful or necessary, whether or not you deserve it olumlu bir şey elde etmek, kazanmak = to obtain, buy or earn something elde etmek, satın almak ya da para kazanmak = to achieve first position and/or get a prize in a competition or competitive situation yarışmayı kazanmak, başkalarıyla yarışılan bir şeyi k
gruba, organizasyona, etklinliğe katılmak; birisine eşlik etmek (katılmak) etkinliğe, tartışmaya katılmak (join'den daha resmi) "join"den biraz resmi, etkinliğe katılmak, orada olmak yer almak, katılmak, bulunmak, dahil olmak yarışmaya katılmak join participate in attend take part go in for (deyimsel fiil)
yaralı, kullanışlı yararlı, pratik, el altında kişiler için, "yardımsever"; nesneler için "yardımcı" kıymetli, değerli yararlı, karlı yararlı, avantajlı useful handy helpful valuable beneficial adventageous These tools are very useful for painting. (Bu aletler resim yapmak için çok kullanışlı.) This guide is very handy for first-comers to Istanbul. (Bu kılavuz İstanbul'a ilk gelenler için çok prat
strange: Daha önce bilinmeyen, görülmemiş, hissedilmemiş; tanıdık olmayan weird: Doğal olmayan, alışılmadık,acayip odd: Alışılmadık, özgün, tuhaf funny: Açıklaması ya da anlaması zor, komik-tuhaf freak: Çok olağandışı (olay ya da hareket), acayip peculiar: Tuhaf, hoş olmayan şekilde tuhaf, garip, özgü fantastic: Çok garip, hayal ürünü, doğaüstü whimsical: Tuhaf ve şakacı fishy: (Argo) garip bizarr
affect: Birşeyde değişiklik oluşmasını sağlayacak şekilde etkilemek impress: Olumlu anlamda etkilemektir. Sizi etkileyen şeye karşı hayranlık duyarsınız. Genellikle etkinin derinliğini ve kalıcılığını ifade eder. influence: Birisinin düşünce veya davranışını özellikle örnek vererek etkilemek. etkilemek: affect, impress, influence Your opinion will not affect my decision. (Senin fikrin kararımı etk
discuss: Birşey üzerinde karara varmak için konuşmak, tartışmak argue: Hemfikir olmadığınız durumda sinirli bir şekilde tartışmak. debate: Herhangi bir konu üzerinde resmi bir şekilde tartışmak Tartışmak: Discuss, Argue, Debate We should discuss on this holiday opportunity. (Bu tatil fırsatı üzerine konuşmamız/tartışmamız gerekir. ( Bir karara varmak için )) I wish my brother wouldn't argue with m
friend: İnsanın iyi tanıdığı ve sevdiği insan. Genellikle akrabalık bildirmez. partner: 1.Eş, 2. Bir kimsenin birlikte iş yaptığı, çalıştığı, aynı takımda yer aldığı veya bir oyunda aynı tarafı paylaştığı kişi. companion: Bir kimsenin vaktini birlikte geçirdiği veya beraber yolculuk yaptığı kişi. comrade: Bir kimseyle aynı politik partiye üye olan veya politik olarak aynı görüşte olan kişi. (genel
accompany: bir yere giderken eşlik etmek escort: koruma veya nezaket gereği eşlik etmek associate with: beraber zaman geçirerek eşlik etmek, arkadaşlık etmek Eşlik etmek: Accompany, Escort, Associate with
Onaylamak - Approve - Confirm - Accept
Onaylamak, kabul etmek anlamlarına gelen bu kelimelerin anlamlarını ve örnerk cümleleri kullanın.