Yardımcı Fiiller - Auxiliary Verbs - Modals
SHALL we do: Yapalım mı? LET'S do: (haydi) yapalım. WILL you do?: yapar mısın? SHALL - WILL - LET'S - EMİR & RİCA Shall we dance? (Dans edelim mi?) Let's dance! (Dans edelim!) Let's go! (Gidelim) Will you dance? (Dans eder misin?) Will you go? (Gider misin?)
1. Teklif ve ricalarda. (-mısın / - mısınız) 2. Gelecek Zaman Hikayesi. (- cekti) 3. Eski Alışkanlıklar (-rdı) 4. "will"in Geçmişi (-ecek) 5. Eğer Cümlelerinde, Hayal Edilen Olayın Tahmini Sonucunu Söylerken (-rdi) 6. Tavsiye Verirken Kullanılır (rdi) Would' un Kullanımı Would you eat some cake? (Biraz kek yer misin?) Would you help me? (Bana yardım eder misin?) I would study. (Ders çalışacaktım.)
"would rather" kullanımlarıyla ilgili alıştırma
I'm: I am --- I'm going to home. I'll: I will --- I'll be waiting for you. I'd: I had / I would --- I'd been waiting for you that guy came and say something I didn't undertand. OR I'd rather stay at home than going that boring places. I've: I have --- I've been looking for you. You're: You are --- You're being too rude to me. You'll: You will --- You'll be sorry! You'd : You had / would --- You
İngilizce' de gelmen gerekir, çayı tercih ederim, dinlemelisin, anlatabilirim gibi ifadeleri yardımcı fiiller yardımı ile oluştururuz. Bu bölümde yardımcı fiillerin nerelerde kullanılacağını göreceğiz. CAN COULD WILL WOULD MAY MIGHT MUST SHOULD OUGHT TO HAD BETTER BE SUPPOSED TO WOULD RATHER USED TO If only you would help me. (Keşke bana yardım etsen.) What would not I give for good teeth. (Sağlık
Tercih bildiren yapılardan
certainty - geçmişteki bir olayın kesinliğini bildirir, kesinlikle ... olamaz. possibility, but did not happen - olabilirdi ama olmadı (Olayın olma kapasitesi vardı, mümkündü ama fırsat kaçtı (iyi bir şeyse) ya da olay şans eseri meydana gelmedi) uncertainty - belirsizlik anlatır possibility / ability - olasılık / yetenek uncertainty - belirsizlik with comparative adjectives - karşılaştırmalı sıf
yardımcı fiil olarak kullanılır ve gereklilik anlamı verir. All passengers must wear seat belts. have to - must I have to wake up early tomorrow, I'll go to governer's office. (Yarın erken kalkmam gerekiyor, valiliğe gideceğim.) That paper has to be submitted next week. (O kağıdın haftaya teslim edilmesi gerekiyor.) Gizem would come with us too, but she had to work. (Gizem de bizimle gelecekti ama
Have to - Had to Arasındaki Fark - the Difference between "Have to" and "Has to"