Son Yayınlanan Ýleri Seviye Dersler


01/28/2010 14:17:18

Anagram bir kelimedeki harflerinin yerlerini değiştirerek başka bir kelime oluşturmaya denir. a Decimal Point - I'm a dot in place : ondalık noktası - yerdeki noktayım. admirer - married : hayran - evli a gentleman - elegant man : centilmen - zarif adam animosity - Is no amity : düşmanlık - dostluk değildir debit card - bad credit : bankamatik kartı - kötü itibar dictionary - indicatory : sözlük -


01/27/2010 16:02:30

 to make a journey: yolculuk yapmak to go on a journey: yolculuğa çıkmak to break a journey: yolculukta kısa bir süreliğine durmak car/bus/train journey: araba, otobüs, tren yolculuğu outward journey: dışarıya yolculuk return journey: dönüş yolculuğu rail/air/space travel: tren, hava, uzay yolculuğu to go on a trip / to take a trip: geziye gitmek Many people take their main holiday in summer, and


01/26/2010 16:07:16

Eş anlamlı İsimler (Synonym - Nouns) 


01/26/2010 15:08:46

respect: saygı, bir kişinin ya da kurumun düşüncelerinin ve hissettiklerinin önemli olduğuna inanma. regard: birine karşı duyulan saygı. esteem: birine karşı duyulan hayranlık ve saygı. honour: onur, saygı. veneration: derin saygı ve sevgi. devotion: sevgi, şefkat, hayranlık. Saygı: respect, regard, esteem, honour, veneration, devotion 


01/26/2010 15:05:27

accuse: suçlamak denounce: siddetle ve açıkça eleştirmek/kınamak frame: yalan yere suçlamak, çamur atmak allege: iddia etmek, kanıtsız öne sürmek charge: itham etmek, resmi olarak suçlamak book: (suç işleyen birini) resmi kayıtlara geçmek accuse, denounce, frame, allege, charge, book 


01/26/2010 14:56:16

ücret : pay, salary, wage, commission, fee, income pay: Birinin maaş olarak aldığı para salary: Genellikle banka hesabına yatan sabit maaş, aylık. wage: Özellikle fiziksel güç gerektiren ağır işlerde çalışanlara genellikle haftalık ödenen sabit para. yevmiye, haftalık, gündelik. commission: Satılan ürün sayısıyla doğru orantılı olarak ödenen para. Komisyon. fee: Tek bir ürün ya da hizmet hizmet ka


01/26/2010 14:54:29

accomplish: Başarmak, bir şeyi başarıyla yapmak ya da başarıyla bitirmek.  achive: Bir şeyi bitirmeyi ya da belli bir amaca ulaşmayı başarmak, özellikle çok çaba harcanan şeyler.  attain: [Formal] Anlamı "achieve' ile çok yakın ama  fulfil: Bir şeyi beklendiği, söz verildiği ya da umulduğu şekilde yapmak. carry something through: Başarıyla bitirmek, üstesinden gelmek.  bring off: Zorlu bir şeyi y


01/26/2010 14:30:18

expect: Ummak, beklemek, sanmak. aicipate: Beklemek, ummak, sezmek, tahmin etmek, düşünmek.  foresee: Öngörmek, sezmek, tahmin etmek, ummak, ileriyi görmek. count on: Beklemek, güvenmek, bel bağlamak, hesaba katmak.  bargain for/on: Beklemek, hesaba katmak, ummak (bargain: pazarlık etmek).  look forward to: Can atmak, ummak, sabırsızlanmak, beklemek. Eş Anlamlı Kelimeler - Synonyms I expect to be


01/26/2010 14:15:53

look:  observe: (formal) to watch carefully the way something happens or the way someone does something, especially in order to learn more about it = watch  gaze: to look at someone or something for a long time, giving it all your attention, often without realizing you are doing so = stare  glance: to quickly look at someone or something  scan: to look at something carefully, with the eyes or wit