İngilizce Konuşma - Speaking
Let's imagine that you want to ask someone's opinion about the forthcoming Here are a few ways you can ask the question. The usual ways... (genel, alışıla gelmiş yollar) [daha resmi] More casual ways... (daha günlük kullanımlar) Particular kind of opinion... (belirli, daha detaylı bir görüş sorarken) Other ways with yes/no question Do you know any other ways to ask someone's opinion? Görüş sorma
Answering the phone - Telefona cevap verme Introducing yourself - Kendini tanıtma Asking to speak with someone - birisini telefona isteme Connecting someone - birini bağlama Making special requests - özel istekte bulunma Taking a message for someone - birisi için not alma Leaving a message with someone - mesaj bırakma Confirming information - bilgi onaylama Listening to an answering machine -
No. dan sonra genellikle aşağıdaki ifadelerden biri gelir. I don't agree. That's not true. (direk) I don't accept that. (formal) Aşağıdakiler bir düşünceye katılmamanın çok güçlü ifadeleri. Eğer şaka değil ise çoğu zaman kulağa çok agrasif gelir. Hang on! Hang on a minute! although while it's true to say that - Bunu söylemek doğru olsa da ... it's fair to say that - Bu açık olsa da ... I agree t
baggage claim check: bavul teslim yeri boarding pass: biniş kartı boarding time: biniş zamanı check in: giriş yapmak customs: gümrük customs officer: gümrük memuru departure lounge: biniş bekleme salonu departure time: kalkış zamanı immigration counter: göçmen masası passport: pasaport personal effects: şahsi eşya security check: güvenlik kontrolü time difference: zaman/s
karşı çıkma - contrasting: A: I think television is a great tool to reach masses. There is no way to reach such a lot of people in such a short time other than television. (A: Bence televizyon kitlelere ulaşmak için çok iyi bir araç. Bu kadar çok insana bu kadar kısa sürede ulaşmanın televizyondan başka bir yolu yok.) B: Yes, butit isn't always the truths or right things that reaches them. (B: Eve
Tam saatler söylenirken: What time is it? Dakika söylenirken: Buçuk ya da çeyrek saatleri söylerken: It is noon: öğle vakti at noon: öğle vaktinde It's midnight: gece yarısı It's time to go: şimdi gitme vakti It's time to sleep: uyku zamanı morning: sabah in the morning: sabahleyin evening: akşam in the evening: akşamleyin twilight /early morning / dawn: tan, seher, sabahın güneş doğmadan ö
wanna: istemek anlamına gelen "want to' veya "want' kullanımının kısaltmasıdır. she, he, it haricindeki şahıs zamirleri ile kullanılabilir. gonna: gelecek zaman anlamını veren "going to' kullanımının kısaltmasıdır. gotta: zorunluluk anlamını veren "have got to' veya "have got' kullanımının kısaltmasıdır. dunno: bilmiyorum anlamını veren "I don't know.' kullanımının kısaltmasıdır. ain't: 'am, is,
Karşımızdakini Anlamadığımız Durumlarda - When We don't Understand the Speaker
Simple ways - basit yollar Daha samimi ortamlarda kullanabileceğimiz basit ve kısa yollar; Longer and often more formal ways - uzun ve daha resmi yollar Neden anlamadığını da açıklayan daha uzun ve genellikle daha resmi olan yollar; Karşımızdakini anlamadığımız durumlarda: