İngilizce Kelime - Vocabulary

Kelime bölümünde İngilizce kelime dağarcığınızı (vocabulary) ilginç ve eğlenceli aktiviteler ve yöntemlerle geliştirebilir, ifade gücünüzü daha etkili hale getirebilirsiniz.

09/28/2010 18:55:34

answer cause charge correct damage demand doubt dress desire end escape exercise experience face fight help hope influence light love mistake plan play post race reply risk start step struggle study test visit work I have been calling him for hours but there is no answer. (Saatlerdir arıyorum ama cevap yok.) Will you please answer my question? (Lütfen sorumu cevaplar mısınız?) The cause of the fir


09/27/2010 16:55:41

yaralı, kullanışlı yararlı, pratik, el altında kişiler için, "yardımsever"; nesneler için "yardımcı" kıymetli, değerli yararlı, karlı yararlı, avantajlı useful handy helpful valuable beneficial adventageous These tools are very useful for painting. (Bu aletler resim yapmak için çok kullanışlı.) This guide is very handy for first-comers to Istanbul. (Bu kılavuz İstanbul'a ilk gelenler için çok prat


09/27/2010 14:59:39

İngilizce'de de aynen Türkçe'de olduğu gibi birlikte kullanılan kelimeler vardır. Eskiden beri dilimize oturmuş bazı kullanılışlar vardır. Bu kelimeler yanlış kullanıldığında anlamsız olur ya da komik ifadeler karşımıza çıkar. Örn: "paçayı sıyırmak" yerine "paçayı açmak" kullanılmaz. İngilizce'de bu kelimeler dille haşır neşir oldukça yavaş yavaş yerleşir. Pratik olması açısından "keep" kelimesiyl


08/30/2010 13:18:02

Fill in the gaps in the following sentences with the appropriate words in capitals below:                - 


08/19/2010 17:21:59

               Aşağıdaki cümlelerde anlama göre boşluğa uygun deyimsel fiilleri seçin. 


08/13/2010 16:02:09

Carry sth forward  Carry sth off Carry on Carry sth out - Carry out sth  Carry over  Carry sth through  Carry sb through (sth)  He and his team carried the genetics forward. (O ve ekibi genetik bilimini ileri götürdü.) After his father died suddenly, he had to carry company forward. (Babası aniden vefat ettikten sonra, şirketi devam ettirmek zorunda kaldı.) I was flattered to be offered the job bu