İngilizce Kelime - Vocabulary

Kelime bölümünde İngilizce kelime dağarcığınızı (vocabulary) ilginç ve eğlenceli aktiviteler ve yöntemlerle geliştirebilir, ifade gücünüzü daha etkili hale getirebilirsiniz.

02/01/2010 23:11:12

Atasözü özlü geleneksel deyişlere denir. Açık bir gerçeği veya benzer bir tecrübeyi ifade etmek için kullanılır. İfade etmek istedikleri birebir çevirdiğimiz gerçek anlamları değildir. Farklı anlamlara benzetim veya gönderim yapmak amacıyla kullanılırlar. Aşağıdaki deyimlerin birebir karşılıklarını parantez içinde, aslında ne anlama geldiklerini ise bir alt bölümde açıklanıyor.  (Öldüğünde onu yan


02/01/2010 22:53:57

alike (aynı, benzer) - like (gibi) beside (yanında, yanına) - besides (üstelik, ayrıca, ilaveten) hard (çok, sıkı) - hardly (hemen hemen hiç, zar zor) in time (zamanında, vaktinden önce) - on time (zamanında, tam vaktinde) late (geç,son) - lately (son zamanlarda, yakınlarda) lay-laid-laid (bırakmak, sofra kurmak) - lie-lay-lain (uzanmak) - lie-lied-lied (yalan söylemek) leave (bir yerden ayrılmak,


02/01/2010 22:17:46

Many new words have been formed in the area of computing in the past few years... and more will soon appear in the market. Many new words have been formed in the area of computing in the past few years. The Information Superhighway and the Internet allow computer users to connect with computers all over the world, and use electronic mail: e-mail, now used by many of us in preference to snail mail,


02/01/2010 21:14:57

If a child lives with criticism, They learn to If a child lives with They learn to fight. If a child lives with They learn to be If a child lives with They learn to feel If a child lives with They learn to be patient. If a child lives with They learn If a child lives with They learn to If a child lives with They learn If a child lives with They learn to have If a child lives with They learn to lik


02/01/2010 16:06:57

Find out what does these phrasal verbs mean? 


02/01/2010 16:03:37

Find out what does these phrasal verbs mean? a. It's now three years since she broke up with her boyfriend.  c. The fight broke up when the police arrived.    


01/30/2010 14:50:05

DO MAKE do homework (ödev yapmak) do housework (ev işi yapmak) do the ironing (ütü yapmak) do the ironing (bulaşıkları yıkamak) do the ironing (iş yapmak) do one's best (elinden geleni yapmak) do good (iyi şeyler yapmak) do harm (zarar vermek) do a favour (iyilik yapmak) do good (hayır işlemek) do business (iş yapmak) do harm (kötülük etmek) do hair (saç yapmak) make a food (yiyecek yapmak) make a


01/30/2010 04:54:15

 Speak Talk EXERCISES - ALIŞTIRMALAR             SPEAK & TALK Talk business (İş konuşmak) Talk sense (Makul konuşmak) Talk nonsense (Boş konuşmak) Talk rubbish (Saçma konuşmak) Don't talk nonsense! (Boş konuşma!) 


01/28/2010 16:46:43

awfully: berbat, çok kötü, korkunç good: iyi, uygun,sağlam definite: kesin maybe: belki old: eski news: haber student: öğrenci teacher: öğretmen civil: sivil war: savaş act: rol yapmak natural: doğal alone: yalnız  together: birlikte  dry: kuru  ice: buz  dry: kuru  wine: şarap terribly: berbat bir şekilde pleased: memnun Oxymorons