Benzer Anlamlılar - Similar Meanings - Thesaurus ( İleri )
accuse: suçlamak denounce: siddetle ve açıkça eleştirmek/kınamak frame: yalan yere suçlamak, çamur atmak allege: iddia etmek, kanıtsız öne sürmek charge: itham etmek, resmi olarak suçlamak book: (suç işleyen birini) resmi kayıtlara geçmek accuse, denounce, frame, allege, charge, book
ücret : pay, salary, wage, commission, fee, income pay: Birinin maaş olarak aldığı para salary: Genellikle banka hesabına yatan sabit maaş, aylık. wage: Özellikle fiziksel güç gerektiren ağır işlerde çalışanlara genellikle haftalık ödenen sabit para. yevmiye, haftalık, gündelik. commission: Satılan ürün sayısıyla doğru orantılı olarak ödenen para. Komisyon. fee: Tek bir ürün ya da hizmet hizmet ka
accomplish: Başarmak, bir şeyi başarıyla yapmak ya da başarıyla bitirmek. achive: Bir şeyi bitirmeyi ya da belli bir amaca ulaşmayı başarmak, özellikle çok çaba harcanan şeyler. attain: [Formal] Anlamı "achieve' ile çok yakın ama fulfil: Bir şeyi beklendiği, söz verildiği ya da umulduğu şekilde yapmak. carry something through: Başarıyla bitirmek, üstesinden gelmek. bring off: Zorlu bir şeyi y
expect: Ummak, beklemek, sanmak. aicipate: Beklemek, ummak, sezmek, tahmin etmek, düşünmek. foresee: Öngörmek, sezmek, tahmin etmek, ummak, ileriyi görmek. count on: Beklemek, güvenmek, bel bağlamak, hesaba katmak. bargain for/on: Beklemek, hesaba katmak, ummak (bargain: pazarlık etmek). look forward to: Can atmak, ummak, sabırsızlanmak, beklemek. Eş Anlamlı Kelimeler - Synonyms I expect to be
look: observe: (formal) to watch carefully the way something happens or the way someone does something, especially in order to learn more about it = watch gaze: to look at someone or something for a long time, giving it all your attention, often without realizing you are doing so = stare glance: to quickly look at someone or something scan: to look at something carefully, with the eyes or wit
anlaşma: Deal, agreement, convention, settlement, arrangement, bargain, accord, understanding, pact, alliance , compact , concord , covenant . deal: an agreement or arrangement, especially in business or politics, that helps both sides involved make / do a deal. srike/cut a deal= make a deal close/clinch a deal= successfully complete a deal get a good deal(on something)= buy something at a good pr
Oldukça: quite, rather, fairly, pretty Quite: a/an'den önce kullanılabilir. Rather: a/an'den önce de sonra da kullanılabilir. Fairly: ortalamadan fazla ama çok değil. Pretty: quite ama konuşma diline daha yakın - oldukça ama aşırı değil pretty much/well almost (neredeyse) Anlamları benzer olduğu için çoğu zaman birbirlerinin yerlerine kullanılabilirler. Ama anlamda ufak değişiklikler olur. sorusun
saygı - respect, regard, esteem, honour, veneration, devotion
respect: saygı, bir kişinin ya da kurumun düşüncelerinin ve hissettiklerinin önemli olduğuna inanma. regard: birine karşı duyulan saygı. esteem: birine karşı duyulan hayranlık ve saygı. honour: onur, saygı. veneration: derin saygı ve sevgi. devotion: sevgi, şefkat, hayranlık. Saygı: respect, regard, esteem, honour, veneration, devotion